Tasarım Serüveni
Serüvenimize başlamadan önce bir durup etrafınıza bakmanızı isteyeceğim. Karşınızdaki ekrana, üstünüzdeki kıyafetinize, oturduğunuz koltuğunuza, yanı başınızdaki kahve fincanınıza şöyle bir bakın. Acaba hiç düşündünüz mü kim, nasıl akıl etti fincanınızın tutma yerinin şeklini, koltuğunuzun sırt açısını ve oturma yüksekliğini, ya da her gün baktığınız Instagram sayfasının düzenini?
Tasarımdır tüm bunları size sunan. Peki sadece renk, form, fonksiyon ya da çok farklı bir şey yaratmak mıdır sizce?
Bir şeyi sadece yapmak olmamalı tasarım. Küçücük de olsa, kullanıcı satın aldığında kendini mutlu hissetmelidir.
Öyleyse en doğrusu şöyle demek, tasarımın amacı insanları mutlu etmektir.
Niye minik anlar? Niye minik olmak zorunda? Tasarımcılar hep büyük fikirler üretir derler. Tam tersi olabilir, çünkü küçük ögeler büyük unsurlarla irtibatlıdır.
Öyle küçük, önemsiz gibi görülen detaylar ile başlanılmalı ki, insanların o küçücük diye adlandırdıkları fikir zamanla çok önemli tasarımlara dönüşsün.
İç mimarlık ve grafik tasarım eğitimlerim sırasında şunu fark ettim; “grafiker ufak bir detayı ele alıp büyük resme doğru ilerlerken, iç mimar tümden detaya doğru ilerliyordu”.
İç mimar sadece yerleşim yapan ya da fonksiyonları belirleyen bir tasarıma sahip olmamalıydı.
Mekan ölçüleri alıp, projedeki konumu belirleyip, alanları bölüyordu.
Evet bölmek, ölçülendirmek şarttı. Sonuçta mekanın totalini oluşturunca, içini doldurmak kolaydı.
Fakat iş hayatına girdiğimde, okuldaki öğretilen yöntemin tam tersiyle karşılaştım. Yapının önündeki bir ağaçtan, yatak odasındaki antik bir sandıktan, otelin logosunun renklerindeki küçük detayları yakalayıp, onlardan hareketle bir tasarım bütünlüğü oluşturmaya çalıştığım da oldu.
Oyunun adı, küçük bir parçayı yakalayıp, mekanı etrafında süslemekti.
Sizler de tasarımlarınızda farklı oyunlar oynayarak kendi yönteminizi geliştirebilirsiniz.
Örneğin:
1. Bağlantı oyunları
Benim gibi farklı konuları veya nesneleri birbirine bağlayarak;
Ağaç dalı ile konsol fikrini birleşip, dal ayaklı konsol oluşturmak.
Sufizmindeki mistizim ile aydınlatmayı birleştirerek, lambader oluşturmak gibi…
2. Oran oyunları
Nesnelerin proporsiyonu ile oynayarak;
Olması gerekenden daha büyük bir masa aydınlatması gibi, ya da sırtı normalden çok yüksek olan koltuk gibi, mekanda ise uzun pencereler kullanarak, kapıların ebatlarını değiştirerek, mekanın büyüklük küçüklük algısını değiştirebilmek gibi…
3. Kullanım oyunları
Birbiriyle konum ve fonksiyon olarak alakalı olmayan alanları ve nesneleri birleştirerek, hiç beklenmedik alanlar ve nesneler oluşturarak;
WC girdiğinde bahçedeymiş hissi yaratmak.
Klasik Sandalye şeklinde klozet tasarlamak gibi…
4. Denge oyunları
Bir obje sanki devriliyormuş gibi hissettirip, esasında gayet dengede olması.
Havada asılı bir yatak izlenimi vermek gibi…
5. Saklama oyunu
Bir masanın ayaklarını akrilikten yaparak, yokmuş hissi vermek.
Bir cam duvara TV asarak havada durduğu illüzyonunu yaratmak gibi…
Daha birçok oyun yaratabiliriz..!
Tüm bu oyunları yaratırken, tasarım serüveninizde yepyeni kapılar açılacak ve o küçücük fikirlerinizin ilginç hikayelere dönüştüğünü göreceksiniz. Belkide o ilginç hikayelerin arkasında saklı bir çok çözümler de kendiliğinden oluşup, sizlere haz verecektir.
Sizlere, tasarım oyunlarıyla güzelleşen mekanlarda mutlu günler dilerim.
Esen Es
Interior Designer
İletişim için:
Yazar: esen.es@vidaistanbul.com
Editör: objedergi@gmail.com