Gerçekliğe Eğitilmek
GERÇEKLİĞE EĞİTİLMEK nedir? Bir medya okur-yazarı olarak, gerçekliğe eğitilmek konusunda fikir beyanında bulunma zamanım geldi de geçiyor sanki.
Medya Okur yazarlığı, günümüzün Bilgi Toplumu’nda gereklilikten öteye geçmiş bir durumda. Bir statü. Bir yeni nesil mizaç-karakter bütünü. Çocuklarımızın eline tableti verip başımızdan attığımız ya da sakinleşmelerini sağladığımız bir bilişim kullanımından bahsetmiyorum.
Sadece tüketici-izleyici olmakla yetinmeyip, ürettiğimizin de farkına varalım istiyorum. Bu şart. Bilişim evreninde, söz gelimi kuantum bilenlerin dediği gibi; bu evrene ne gönderirseniz hepsi “duyuluyor” size geri dönüyor. Etrafınızdaki -bu örnekte parmaklarımızın ucundaki, gözlerimizin önündeki- evren sizin düşünce ve üretiminizle şekilleniyor.
Düşüncelerimiz, bilgilerimiz ve sonuçta “ürettiklerimizle” şekillenen bu evrende sosyal medya kullanımında özen göstermemiz, öncelikle kendimize saygı ardından çevremize ve bizden sonraki kuşakların bilişim mirasına itina anlamında önemli.
Yoksa, bir mikro blog olan twitterda milyonlarca milyarlarca tweetin arasında kendi tweetinizi gördüğünüzde utanmak mı istersiniz, yoksa ne kadar kestirme ve ne kadar zeki bir nükteyle yaklaşmışım diyebilmek mi mesela?
İmkanlarımızı kullanırken özen göstermemizde bir sakınca yok, bana inanın.
Bilişim evreninde sevenlerin ya da merak edenlerin zihinlerine ışınlanırken azıcık ta olsa net, esinli, esenlikli bilgi vermenin ise, hiçbir zararı yok.
Gerçekliğe Eğitilme konusunda, bu noktada artık 13 yaşa kadar inmiş olan sosyal medya kullanıcılığı boyutlarında ve koşullarında, daha dikkatle özenle hareket etmemiz için gereklilikler var.
Bugün Emily Dickinson’ ın şiirini paylaştım mesela.
Kimi zaman kızdığım, yadırgadığım şeyleri de yazıyorum.
Bununla birlikte özenli bir dil kullanmaya özellikle gayret ediyorum.
Çünkü, çocuklar, artık, bu mecraları bir eğitim ortamı gibi görüyor, bilinçli iseler tabi. Yok, kendiliğinden gelişen bir etkileşim varsa, o zaman da sözcüklerimiz, tavırlarımız onlara onlar farkında olmadan ve belki de biz umursamadan örnek oluyor. Karakterlerini olmasa bile, yaklaşımlarını biçimlendiriyor.
Bu riskli değil mi? Riskli.
Endişe verici mi? Evet, tabi…
Yeğenlerimin ya da onlar saflığındaki diğer büyümekte yetişmekte olan geleceğin yetişkinlerinin evrimleşmesinde, zihinsel evrilmelerinde payım olacaksa, objektif ve düsturlu olsun diye düşünenlerdenim.
Ya siz, bunu hiç düşündünüz mü?
Şikayet edeceğimiz genç ya da yetişkinleri -evet, eninde sonunda kendi mayamızla ya da kattıklarımızla biçimlenecekleri için- biz yetiştiriyoruz aslında. Yakın katkımız olmasa da.
Davranış biçimimiz, sudan sebepler yüzünden -ortak bir fikri seslendirmek için bir araya gelmek yerine-ayrışma nedenlerimiz hep örnek olmak üzere gözlerinin önüne seriliyor.
Korunmasız ve kendini nasıl savunacağını daha tam kestirememiş milyonlarca çocuğun ya da gencin ortasında hangi adımlarla ilerleyeceğinize, bir kere daha düşünüp ya da iyisi mi defalarca daha düşünüp karar verirseniz, gelecekteki muhtemel şikayetlerinizi bir zaman makinası kullanır gibi, bir zaman kapsülü kullanır gibi şimdiden aza indirgeyebilirsiniz. Bu sihir değil, öngörü ve bilinçli yaklaşım eğilimi, sadece bu ve bundan ibaret.
Sizce de çok basit ve yerinde bir eğilim değil mi?
Emily Dickinson’ dan…
Where Ships of Purple – gently toss –
on seas of Daffodil-
Fantastic Sailors – mingle-
And then – the Wharf is still!
Mor gemilerin -nergis denizlerinde/
Hafifçe sallandığı yerde-
Tuhaf denizciler – kaynaşır
Ve sonra – rıhtım durgunlaşır!
Esenliklerde buluşmak ve sağlıklı günler dileğiyle.
Katre
İletişim için
Yazar: katreturca1@gmail.com
Editör: objedergi@gmail.com