Harun DağlıPsikolojiYAŞAM

Başarısızlık Korkusuyla Yüzleşmek İsteyenlere Tavsiyeler

Bir çocuk ile yetişkin arasındaki en önemli farklardan birisi; başarısızlık korkusudur!

Çocuklar hayattaki her şeyi bir oyun olarak görüp, hareket ettikleri için, keyif almaya odaklı olarak bizden çok daha cesaretli ve bazen de gözü kara hareket ederler.

Biz yetişkinler için ise zaman içerisinde, insanların bizim hakkımızdaki görüşleri, bizim kendi istek ve arzularımızdan daha fazla değer kazanır. Kazanacaklarımızdan çok, kaybedeceğimiz şeylerin hesabını yapmaya başlayınca, kendimize olan güven eksikliğimiz artar ve yapacağımız muhtemel işlerde başarısız olma korkusuyla kendimizi sınırlarız.

Maymunlar ve Merdivendeki Muz Deneyi

1967 yılında Stuttgart’ta G.R. Stephenson ve ekibi tarafından gerçekleştirilen “Maymunlar ve Merdivendeki Muz” deneyini mutlaka duymuşsunuzdur.

Bilim adamları bir kafese 5 maymun ve tepesinde muzlar bulunan bir merdiven yerleştiriyor.

Ne zaman bir maymun merdivenin tepesindeki muzlara ulaşmaya çalışsa, bilim adamları diğer maymunları soğuk suyla sırılsıklam ıslatıyorlar.

Bir süre sonra, ne zaman bir maymun merdivene tırmanmaya yeltense, diğerleri o maymunu engellemeye, hatta dövmeye başlıyorlar. Bunun üzerine doğal olarak, muzlar ne kadar cezbedici olsa da hiçbir maymun merdivene tırmanmaya cesaret edemiyor.

Bilim adamları bu “öğretilmiş çaresizliğin” nasıl işleyeceğini görmek için maymunlardan birini kafesten alıp, farklı bir maymunu içeriye bırakıyorlar.

Bu yeni maymunun yaptığı ilk şey merdivene tırmanmak oluyor ve diğerleri onu hemen yakalayıp, bir güzel pataklıyorlar. Birkaç kez dövüldükten sonra yeni maymun da nedenini bilmemesine rağmen, merdivene tırmanmaktan vazgeçiyor.

Aynı olayı, her seferinde orijinal beş maymundan birisini yeni bir maymunla değiştirerek tekrar ediyorlar. İlk başta soğuk suya mazur kalan maymunlardan hiçbirisi kafeste kalmayana kadar tekrarlıyorlar deneyi; sonuç değişmiyor.

İlk deneyimden direk etkilenen hiçbir maymun, kafeste kalmamasına ve kafesteki hiçbir maymunun soğuk su yememesine rağmen hiçbirisi merdivene tırmanmaya cesaret edemiyor ve tırmanmaya kalkanı fena halde pataklıyorlar.

Maymunlara neden bunu yaptıklarını sormak mümkün olsa cevapları, muhtemelen “Bilmem, burada işler böyle yürüyor” tarzında olurdu.

Sonuçta bir kafeste beş maymun, bir merdiven ve merdivenin tepesinde en çok sevdikleri muzlar olmasına rağmen hiçbirisi onlara ulaşmaya çalışmıyor bile.

Dışarıdan bize anlamsız, traji-komik ve hatta aptalca görünse de insanlar olarak, bizler de büyüdükçe çevre ve toplumdan daha çok etkileniyor, gözü karalık ve cesaretimizi toplumla beraber hareket ettiğimiz sürece kaybediyoruz. Onun yerini kaybetme korkusu, toplumdan dışlanma veya tepki görme, aidiyet ve topluma uyum gösterme dürtüsü yerleşiyor.

Hepimiz toplum ya da iş yaşamımızda buna benzer durumlarla karşılaşır, toplum baskısı ve toplum içerisinde kendimize yer edinebilme dürtüleriyle, maymunlarda görünen hareket tarzına benzer davranışlar gösteririz.

Bu tip durumlarda önümüzde üç seçenek bulunur;

  1. Mümkünse arkamızı dönüp, bu ortamdan uzaklaşma,
  2. Toplumda yer edinebilmek için (kabul etmesek bile) hızla bu duruma uyum sağlama çabası,
  3. Bu mantıksız durumu değiştirebilmek için uğraşıp, dışlanmayı (dayak yeme) göze alma.

Hayatta başarı ve başarısızlık arasındaki fark, ince bir iple ayrılabilecek kadar ufak bir nüanstan oluşur. Çok başarılı, karizmatik ve dahi diye gördüğümüz insanların çoğu yukarıdaki örneğe benzer durumlarla karşılaştıklarında, boyun eğme ve kaçmak yerine, doğru bildiklerini insanlara anlatabilme ve oturmuş düşünce kalıplarını değiştirebilmek için dışlanmayı, kaybetmeyi ve başarısızlık duygusunu göze alan azınlık bir gruba mensupturlar.

Tarihe baktığımızda efsane, dahi veya kurtarıcı olarak anılan insanlar, eğer o ince çizgiyi geçemeyip başarısız olsalardı, tarihin derinliklerinde çokça gördüğümüz; deli, kaçık, hain ve isyankâr gibi kelimelerle yaftalanıp hatırlanmayacaklardı.

Bu söylediklerimi İsa, Musa, Muhammed, Atatürk, Ghandi, Mandela ve Einstein gibi herkesin hayranlık duyduğu tarihi karakterleri göz önüne alarak düşünün, hak vereceksiniz.

Genel insan psikolojisi ve etkilerini gördüğümüze göre, bizi en çok sınırlayan ve belli kalıplara girmeye zorlayan “başarısızlık korkusu” üzerine bilmeniz gereken birkaç şeyi sıralamanın yararlı olacağını düşünüyorum;

  1. Duyduğumuz korkular, beynimizi yanlış düşünme kalıplarını uygulamaya zorlar,
  2. Araştırmalar, yetişkinlerin yarısından fazlasının başarısızlık korkusunun hedeflerine ulaşmada ve hatta tekrar gözden geçirmede en büyük engel olduğunu kabul ettiğini gösteriyor.
  3. Sinirbilimciler yaptıkları araştırmalar sonucunda, başarısızlık korkusunun; beynimizin araştırma, keşfetme ve büyümeden sorumlu olan kısmını tam anlamıyla kapattığı konusunda hemfikirler.

Karşı karşıya olduğumuz şey tam olarak şu;


Toplum baskısına boyun eğmek bizi aptallaştırıyor, gelişme ve ilerlemenin en önemli unsuru olan sorgulama, keşfetme ve araştırma hislerimizi öldürüp, bizi sadece kendisine yüklenen yazılıma (Algı yönetimi) göre çalışan robotlar haline sokuyor.


Peki çözüm nedir?

Buraya kadar olan yazdıklarımı okuyunca, eminim içinizden bu yazının bugünkü toplumsal hayatı da göz önüne aldığımızda, politik bir yazı şekline evirileceğini düşünenleriniz çıkacaktır.

Aslında, hayatla ilgili olarak bir şeyler yazmak isterdim, ama ben daha çok iş hayatında bu gibi durumlarla nasıl baş edilebileceğiniz üzerine durmayı tercih ediyorum. Eminim, bu yazdıklarımın normal hayata, hatta ülkemizdeki politik yaşama uyarlanabileceğini düşünenleriniz çıkacaktır ve bende bu kısmı sizin hayal gücünüze bırakmayı tercih ediyorum.

Mantık açısından baktığımızda, yukarıda da bahsettiğim üç seçeneği ikiye indirgeyip; şirkette kalmak ya da şirket hayatından çıkmak isteyip istemediğinizi düşünme olarak ele almak daha mantıklı olacaktır.

Bu anlamda amacım, başarısızlık hakkındaki düşüncelerinizi yeniden şekillendirmede size yardımcı olabilecek altı güçlü yolu sizlere açıklayıp, kendi yolunuzu bulmanıza yardımcı olabilmek.

Siz de risk almaktan ve başarısız olmaktan korkanlardansanız, bunları bir kenara not alıp, kendinize sık sık hatırlatmanızı tavsiye ederim.

  1. Hayatta başarısız olmanın sadece üç basit yolu vardır.

Bunlar;

  • Bıraktığımız zaman,
  • Gelişmediğimiz zaman,
  • Ya da hiç denemediğimiz zaman.
  1. Başarısızlık bir olaydır, bir kişi değil.

Bir konu üzerinde yaşadığınız başarısızlık, sizin sadece bu denemede başarılı olamadığınızı gösterir. Bir dahaki denemede başarılı olmayacağınız veya hayatta hep kaybedeceğiniz anlamı asla taşımaz. Siz başarısız biri değilsiniz, sadece bu denemenizde kazanmak için gerekli her şeyi yap(a)madınız.

3. Başarısızlık sizin başınıza gelmez; sizin için olur.

Başarısız olduğunuzda, bunun bir nedenden dolayı olduğuna inanmanız gerekir. Başarısızlığı, alanımızda daha başarılı olabilmek ve belki de hep atladığımız, hayati önem taşıyan bir şeyi öğrenebilmemiz için karşınıza çıkmış bir fırsat olarak görmek, nerede hata yaptığımızı incelememiz gerekir. Bu nedenle, başarısızlık bir sapma değil, sadece bir gecikmedir.

Kelimenin tam anlamıyla başarısızlık için iki nokta olduğunu bilmemizde yarar olduğunu düşünüyorum. Her başarısızlık, zaman içinde kendimiz değerlendirip geliştirebilmek için kullanacağımız geçici bir noktadır ve her başarısızlığın daha kalıcı ve olumlu bir yönü vardır.

  1. Başarısız olduğunuzda acı çekmezsiniz; sadece egonuz yaralanır.

Zaten egomuz, her şeyin merkezinde biz olduğumuza bizi inandırmaya çalışan, her şeyden şikâyet edip, kendini dev aynasında gören ve görüşlerini fazla abartmamamız gereken küçük bir parçamızdır ve terbiye edilmesine ihtiyaç vardır.

Başarısız olduğunuzu hissettiğiniz zaman, egonuzu gerçek kendinizden ayırın; egonuzu ait olduğu yaramaz çocuk masasına oturtun, böylece içinizdeki yetişkin benliğinizin geri kalanı keyifli bir keşif ve büyüme yemeği ile devam eder.

  1. Başarısızlık korkunuzun sizi yıldırmasına izin vermeyin.

Korktuğunuz her şey aslında size, uğraşırsanız sonunda buna değecek bir şeyler olduğunu söylemeye çalışıyor. Şöyle düşünün, önemsiz bir şeyde başarısız olmaktan korkmazsınız, değil mi?

  1. Kaybetmek, hayat tecrübenizin ve CV’nizin en önemli parçasıdır.

İdeal kariyer, statik bir liste değil, riskleri göze alarak elde ettiğiniz basari, değerlendirdiğiniz fırsatlar, deneme ve hatta başarısızlıklarınızla da dolu olan bir iş fırsatları portföyünü içerir. Bütün bu deneyimlerin toplamı, sizin kariyerinizdeki ilerleme potansiyelinizi oluşturur.


Hayatta başarısız olmanın sadece üç basit yolu vardır. Bunlar;

Bıraktığımız zaman,

Gelişmediğimiz zaman

Ya da hiç denemediğimiz zaman.


 Hayatta aynıdır aslında!

İş görüşmelerinde sıkça sorulan, “Başarısız olduğun bir zamanı anlatır mısınız…” şeklinde başlayan klasik bir soru vardır. Bu soruyla sizden, bir başarısızlıktan nasıl ders aldığınızı ve zayıf bir yönünüzü nasıl geliştirerek, bu deneyimin sizi geliştirdiğini gösteren bir yaşam örneği vermenizi beklerler.

İster iş ister normal hayatta hiç başarısızlık yaşamadan, riskler alıp, kaybetmeyi göze almadan, hep güvenli oynayarak başarılı olmuş bir tek kişi dahi yoktur.

Esaretin Bedeli

Bunu daha iyi anlatabilmek için 1994 yapımı ünlü “Esaretin Bedeli” (The Shawshank Redemption) filminden bir repliği sizinle paylaşmak isterim.

Red (Morgan Freeman) Andy’ye (Tim Robbins) şöyle der,

  • “Biz kurumsal mahkumlar olduk, bunca yılı burada geçirmek, burasıyla bütünleşmemize neden oldu. Mutlu olmasak bile, dışarıdaki başka bir hayata uyum sağlayamama korkusu, bizde sonsuza kadar burada kalma isteği yaratıyor. Burada bir şeylere yarıyoruz, ama dışarıda belki de bir hiç olacağız. Onun için tüm hayatımızı burada harcamak istiyoruz. Bak Brook gitti, uyum sağlayamadı ve intihar etti.”

Yazdıklarımdan, başarısızlığa övgü ya da kulp aradığım anlaşılmasın. Sadece, başarısızlığın da başarı kadar önemli olduğunu, herhangi bir yarışmada sadece bir şampiyon olacağını ve kazanamadığımızda kendimize ders çıkartıp, öğrenmenin ve eksiklerimizi gidererek, bir sonraki sefere şampiyon olmak için çaba göstermenin önemli olduğunu bilmenizi isterim.

İnanın başarısızlık korkusunu yenmeyi öğrendiğinizde, karşınıza çıkan fırsatları değerlendirme yeteneğiniz artacak ve her zaman kazanamasanız da hayatta daha iyi yerlere geleceksiniz.

Örnekte verdiğim maymunlardan olursanız, belki bir süre, gurubun içinde güvenli olarak yaşamanızı sağlayabilir, ama hayatta bir adım ileri gidemezsiniz. Sonuçta, hayat sürünün içinde kalıp hayatta kalma süresini bir süre uzatmayla değil dolu dolu yaşayarak değerlenir ve bizlere mutluluk getirir.

Sorumlu olduğunuz tek kişi, gece yatağınıza başınızı koyduğunuzda, size rahat bir uyku uyumanızı sağlayacak kendi vicdanınızdır.

Toplumun ve etraftakilerin ağızlarına bakarak yaşayan değil, kendi düşünce ve fikirlerinin peşinden gidebilecek cesaret ve kararlılığa sahip, başarısızlıkları acz olarak değil, motivasyon olarak görüp, araştıran ve çalışan, üretken insanların aramızda çoğalması dileğiyle, esen kalın.

Harun Dagli

Yazar: contact@speak2impress.com

Editör: editor@objedergi.com

Yazarın Web Sitesi: www.speak2impress.com

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu