Harun DağlıPsikolojiYAŞAM

ETKİLİ İKNA – Etkileyen mi yoksa Etkilenen mi olmak istersiniz?

Karşımızdaki insanlarla konuşurken en önemli amaçlarımızdan birisi onları bir konuda ikna etmek ve düşüncelerini etkilemektir. Bunu bilinçli veya bilinçsiz şekilde hayatımızın her anında yapıyoruz. Zaten insanları etkileyemiyorsanız, o zaman pasif bir yapıya geçip, onlardan devamlı etkilenerek yaşamak zorunda kalırsınız. Doğanın kanunu böyle maalesef, etkileyen olamazsanız etkilenen olmak zorunda kalırsınız.

İnsanları etkilemek için anlattığımız konuyu onlarla ilişkilendirebilmeli ve duygularına hitap edebilmeliyiz.

Peki bu nasıl olacak? Tabii ki hikayelerle!

Gelin size dört adımda hikâye anlatma tekniğini örnekleyerek anlatayım.

Bir gün boyunca yaptığınız tüm konuşmaları düşünürseniz, tahmin edebileceğinizden çok daha fazla zamanınızı karşınızdakilere yeni bir bakış açısı kazandırmak, belli şeyleri yapmaya ya da sizin düşünceniz doğrultusunda karar vermelerine ikna etmek için harcadığınızı görerek şaşırabilirsiniz.

Etkili ikna, karşınızdakileri anlattığınız hikayelerle ilişkilendirmeyi başardığınızda ortaya çıkar. Buna İngilizce “4F Metodu” diyorlar;

  • Feel – Hissetme
  • Felt – Hissettirme
  • Found – Bulma
  • Find – Buldurma / Yönlendirme

Bu, herhangi bir şeyi satmak, insanları yönetmek, yönlendirmek, ders vermek ya da özel hayatınızda başınızdan geçenleri etkileyici bir şekilde anlatmak için kullanabileceğiniz dört ayaklı bir hikâye anlatma tekniğidir.

Diyelim ki hayallerinizin peşinden koşmaya nasıl karar verdiğinizin hikayesini anlatacaksınız. Yöntemimiz şu şekilde çalışır:

  1. Hissetme:

    Hikayeniz mutlaka, ama mutlaka karşınızdaki insanların duygularını uyandıracak bir içerikte olmalı ki karşınızdakiler nasıl hissettiğinizi hissedebilsinler.

Mesela, karşınızdakilerin hayat deneyimlerinde mutlaka yaşamış olmaları muhtemel bir hissi ortaya çıkarmak üzere şöyle bir soru ile başlayabilirsiniz;

  • “Yaşadığınız hayatı düşündüğünüzde bir gün geriye bakıp, keşke hayallerimin peşinde koşsaydım diye düşünmek zorunda kalsaydınız, nasıl hissederdiniz?”
  • Ya da “Güvenlik, emniyet ve rasyonel düşünme adına hangi hayallerinizden vazgeçtiniz?”
  1. Hissettirme:

    Hikayenizde gelişen olayların sonucu olarak ne hissettiğinizi gösterin. Duygu beyne giden en hızlı bağlantıdır. Karşınızdakilere hayallerinizin pesinden gitmeye karar verdiğinizde hissettiklerinizi gösterebilirseniz, onların da hissedip, ortak olabilecekleri, kendi hayatlarıyla bağ kurup, tanımlayabilecekleri duygularla bir bağlantı kurmuş olacaksınız. Nedir bu duygular derseniz: kaygı, korku, belirsizlik ve hayatınızı daha tatmin edici ve anlamlı yapmak için hissettiğiniz yadsınamaz ve dayanılmaz çekim gücü.

Hadi örnekleyelim;

  • “Annemin söylediği bir cümle hep kulağımda çınlar, “Oğlum bir baş ol da istersen soğan başı olsun, devlet kapısında bir iş kap ki hayatin garanti olsun”. Bu sözlerle yetiştirilen ben, hayatım boyunca hep benden beklenenleri yapıp; okulumu bitirip, devlet dairesinde memurluk kapıp, kendime güvenli bir hayat kurmaya çalıştım.

Sonra bir gün iktidar değişti, yeni atanan müdür bana iktidar milletvekilinin yeğenini işe alacağını, ama kadro olmadığını, o yüzden uzak bir ilçedeki bir daireye tayin olacağımı söyledi. Başımdan kaynar sular boşaldı, kurmaya çalıştığım güvenli hayat, gözlerimin önünde deniz suyu vuran kumdan kale gibi eridi gitti.”

  1. Bulma:

    Bu aşamada hikayenizdeki sorunlarla karşılaşıp, üstesinden gelmeyi başardığınızda, neyin doğru olduğunu bulduğunuzu gösterin. Bu yaklaşım, sorununuz sonucunda ortaya çıkardığınız mükâfatı veya çözümü göstermek için tasarlanmıştır.

  • “İki yol vardı önümde; ya dediklerini kabul edip, başkalarının benim için biçtikleri hayata devam edecektim ya da kendime yeni bir yol çizecektim. Hayatım bir film şeridi gibi gözümün önünden geçerken, ayni yollardan daha önce geçmek zorunda kalmış bir arkadaşım, beraber bir şeyler yapmamızı önerdi.

Düşünsenize, hep yapmak istediğim bir şeyi yapacak, üstelik kendi kendimin patronu olacaktım!

Kolay olmadı tabii. İlk iki denememizde başarısız olmamıza rağmen, sevdiğim bir şeyi yapıyor olmak ve en önemlisi, kendi kaderimi kendi ellerimde tutuyor olmak bana çok iyi gelmişti.

Hatalarımızdan çıkardığımız dersler neticesinde değişiklikler yapıp, bir daha denedik ve sonunda başardık! İnsanın kendi yeteneklerini değerlendirip, hep yapmak istediği şeyleri yapıp, başarılı olmasından daha değerli ne olabilir ki?”

Şimdi burada durun ve geriye dönüp bir bakın, hikayedeki bu noktadan sonra, dinleyicilerinizin sizden ne kadar ilham alabileceğini görebiliyor musunuz?

  1. Buldurma / Yönlendirme:

    Şimdi, rüyalarını takip etmek istiyorlarsa neler bulacaklarını paylaşın. Bu son nokta, karşınızdakileri harekete geçmeye ikna etmek için katalizör olarak kullanabileceğiniz dönüşüm üzerine ışık tutuyor.

  • “Hayatta keşkeleri sevmem, ama bazen yıllar önce şimdi yaptıklarımı yapsaydım demeden de edemiyorum. Hayatın bana öğrettiği en önemli ders; nefes aldığımız sürece hiçbir şey için geç kalmış sayılmayız, yeter ki yürekten isteyelim ve bunun için çaba gösterelim ve ölüm kapınızı çaldığında içinizde bir keşke kalmamış olsun!

Biliyor musunuz?

Tolstoy bisiklet sürmeyi öğrendiğinde 67 yaşındaydı. “Tolstoy’un bisikleti” diye bir kavram vardır ve “hiçbir şey için geç değildir” anlamına gelir.

Göreceli bir güvenli hayat yaşayarak hayallerinizden vazgeçmek mi, yoksa hayallerinizin peşinden koşarak daha heyecanlı ve tatmin edici bir hayat mı yaşamak istersiniz?

Karar sizin tabii, ama unutmayın;

Yeni bir başlangıç yapmak için asla çok geç değildir!

“Her gün yeniden başlamak için fırsattır insana.”

Bu basit hikayeleme yöntemi, fikirleriniz üzerinden etki yaratmanıza ve mesajınızı duyurmanıza yardımcı olacaktır.

İyi bir iletişimci olmak istiyorsanız; ister sahnede etkili bir konuşmacı, ister toplantı salonlarında başarılı bir lider ve yönetici ya da sadece günlük hayatınızda olsun, bu yöntem size hikayelerinizle insanlarla bağ kurmanıza ve aynı hisleri paylaşan insanlar olarak sizin göstereceğiniz çözümleri kabul etmelerine yardımcı olacaktır.

İletişimin hayatın merkezinde olduğu ve bu konuda kendini geliştiren insanların daha mutlu ve başarılı olduğu günümüzde, bu ve diğer hikâye anlatma yöntemlerini nasıl kullanabileceğinizi öğrenmek ister misiniz?

Bire bir koçluk, özel iletişim kursları ve şirketlerin ihtiyaçlarına göre düzenlenmiş iletişim geliştirme ve sunum teknikleri çalışma atölyeleri ile ilgili daha fazla bilgi almak için contact@speak2impress.com üzerinden benimle iletişime geçebilirsiniz.

Bir sonraki yazımda görüşmek üzere, hayallerinizi ertelemeyeceğiniz, yaşanılası günler diliyorum efendim.

Harun Dağlı

İletişim:

Yazar: contact@speak2impress.com

Editör: editor@objedergi.com

 

 

Bir yanıt yazın

Back to top button
Close

Adblock Detected

Yayınımıza devam edebilmek adına bizi desteklemek için reklamlara izin verin lütfen :)