AKTÜELGÜNDEMÖzlem YıldırımPsikoloji

DÜNYA PAUSE TUŞUNDA! Psikolog Cansu Memişoğlu İle Röportaj

Günler geçiyor gündem değişmiyor hep aynı KORONA. Şu süreçte psikolojisini sağlam tutan bir tek insan kalmadı. Ülkelerin başkanlarının açıklamaları, halkın isyanı, sıcaklar..  Haberler hep aynı, kim ne açıkladı? Bir ülke çıkıp hayat normale döndü biz sahilleri açtık diyor, öteki çıkıp eğitim hayatına başladık diyor. Dünya karman çorman biz de zaten durum iftarlık karışık sebze çorbası gibi. Eğitim sezonu bitti ama sınav tarihi geriye çekildi, 65 yaş üstü memlekete gidebilir ama sokağa çıkamaz. AVM’ler açık parklar yasak.

Hal böyle olunca 7’den 70’e ayarlarımız bozuldu. Madem öyle bende dedim ki en iyisi  bir uzmana başvurmak.

Cansu sağolsun  imdadıma yetişti. Cansu ‘yu çok eski tanırım. Memleketimin yetiştirdiği, gurur duyduğumuz bir psikolog.

Kendisi mesleğinin hakkını sonuna kadar veriyor. Bir de röportajın başında o kadar da mütevazi yaklaştı ki, kendini tanıtırken örneğin, Yüksek Onur  Derecesi ile mezun olmuş bir psikolog olduğunu ve önemli görevlerde bulunduğunu söylemedi.

Merhaba Cansu öncelikle okuyucularımız açısından seni biraz tanıyabilir miyiz?

Merhaba, 1987 yılında Adana’da doğdum. 2010 yılında Çukurova Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümünden mezun olduktan sonra, birçok sektörde ve eğitimde yer aldıktan sonra, meslek hayatıma Adana Ceyhan’da kurucusu olduğum Memişoğlu Psikolojik Danışmanlık’ta devam ediyorum .

Korona psikolojimizi ne yönde etkiledi?  Herkes herkesten korkar duruma geldi .Her evde artık bir panik atak hastası var . Uzun süredir evde olan insanlara ne önerirsin? Evde ruh sağlığına iyi gelebilecek neler yapılabilir?

Evet korona tüm dünyayı tesiri altına aldı. Bu karantina süreciyle ilgili olarak şunu söylemeyi isterim, iç odaklı yaşama yönelmek her zaman kişinin kendisini tanıması için fırsattır. Fakat günümüzde çoğu insan artık dış odaklı. Yani, dış odaklılık sürekli mutluluğu dışarıda aramanıza neden olabilir ve sizi tüketebilir. Karantina sürecinde bireysel planlama yapmak, içsel motive olabilmek kişinin kendini keşfetmesi için fırsata dönüşebilir. Sevdiklerinizle günün belli bir saatinde bir aktivite düzenleyebilir, görüntülü aramalarda buluşma saatinde bir araya gelebilirsiniz. Mesafeler, sosyal izolasyon sürecinde bağı koparmanız anlamına gelmiyor. Aksine, aile bağlarının bu süreçte daha çok pekişeceğini düşünüyorum.

Özellikle ailece vakit geçirmeye özlem duyan çalışan çiftler, anne babasının yüzünü belki de sadece sabah işe giderken görebilen çocuklar için bağları tazelemenin tam zamanı .  

Sürecin belli olmaması insanları genel olarak nasıl etkiler?

Belirsizlik her zaman kaygı uyandırıcıdır. Belirli düzeyde kaygı her insanda bulunmaktadır. Tıpkı buğulanmış gözlük camları gibi düşünün, zaman zaman hepimiz önümüzü göremeyiz. Evet, süreç net değil, fakat kaygılanmanın düzeyi bu noktada önemli. Eğer, kişiyi günlük yaşamsal aktivitelerinden bile alıkoymasına sebep olan bir kaygı durumu söz konusu ise burada kişinin psikolojik destek alması söz konusudur.

Sürekli evde olan eşler arasında çatışmalar yaşanmaya başladı? Normal midir? Nasıl atlatılır? 

Aslında, eşler için belki de tanıma fırsatı oluştu. Çatışma doğaldır ve hiç olmaması da problemdir. Dozunda olduğu sürece geliştiricidir. Bu süreci çok sağlıklı geçiren çiftler de var. Çatışmalara gelince, eşler daha öncesinde birbirinin tanımadığı yönlerini keşfetmiş olabilirler ve istenmeyen davranışlara maruz kalan taraflar arasında çatışma kaçınılmaz olabilir. Bu noktada, mola tekniği uygulamalarını öneriyorum. Tartışma sırasında çiftler 15-20 dakika mola verip, yeniden bir araya gelirlerse bu çatışma sürecini daha sağlıklı atlatabilirler.

Peki ya cinsellik! Korku ve tedirginlik , eşler arasında cinsel hayatı olumsuz etkiler mi? Çiftlere ne önerirsin?

Sosyal mesafe kuralı gereği evet, etkileyebilir. Ancak, gerekli tedbir ve hijyen kurallarına uygun olarak hareket ederek çiftler cinsel hayatlarına devam edebilirler. Cinsellik, evliliğin %85 en önemli kısmıdır. Yalnızca, bu süreçte biraz daha az temasla, daha dikkatli ve mesafeli olmaya özen göstermeleri, çiftlerin cinsel sağlığı açısından daha önemli olacaktır .

Bu durum en çok çocukları etkiledi. Şu an uzaktan eğitim alıyorlar, sokağa çıkamıyorlar, parka gidemiyorlar, akranlarıyla görüşemiyorlar. Dolayısıyla ebeveynleri ile daha çok problem yaşayabiliyorlar. Aileler bu süreçte çocuklarına iletişim açısından nasıl yaklaşmalı, nelere dikkat etmeliler?

Eğitsel noktada mutlaka, yeni getirilen online eğitim süreci aksatılmamalı. Çocukların bu süreci tatilleştirmemeleri için günlük tekrarlar, günlük soru çözümleri mutlaka ebeveynler tarafından desteklenmeli. “Bugün neler öğrendin? Yarınki planda hangi konular var?” gibi sorularla anne babalar eğitsel yönde çocuklarıyla ilgilenerek bir arada olmalarında fayda var.

Sürekli evin içerisinde kardeş çatışması veya anne babayla çatışan çocukların olduğu aile ortamlarında da mola tekniği tekrarlanabilir.

Çatışma sırasında mola vermek bireylere sağlıklı düşünmeleri için nefes aldırmaktır.

Bireylerin farklı bakış açıları geliştirmesi açısından sağlıklı bulduğum bir yöntemdir.

Çocuklara süreci nasıl anlatmalı?

Bu süreçte hijyen kuralları oyunlarla öğretilebilir. Örneğin, sayı sayarak ya da bir şarkının belli bir kısmını söyleyerek el yıkamak eğlenceli hale getirilebilir. Sarılmanın ve öpüşmenin yasak olduğu bu süreçte, çocuklara bu durum izah edilirken bunun geçici bir durum olduğu vurgulanmalı, bunun yerine sözel ve davranışsal olarak mutlaka sevgi dile getirilmeli. Çocuklara sarılamasak da sevildiklerini göstermenin birçok yolu var. Birlikte sevdikleri bir pastayı yapmaktan tutun da beraber bir oyun planlamak bile onu sevdiğinizi hissettirecektir.

Aileler Sürekli farklı etkinlikler düzenliyor. Aynı yaştaki iki çocuğun birinin yaptığı etkinliği diğeri ya yapamıyor ya da yapmak istemiyor. Bu bir sorun mudur? Etkinlikler hakkında biraz bilgi verebilir misin?

Her çocuk kendine özgüdür. Tıpkı parmak izi gibi. Bir çocuğun her etkinlikte iyi olmasını beklemek mükemmeliyetçi bir tavır olur ve bu sağlıksızdır. O yüzden bu konuda genelleme yapmak doğru değil.

Çocuklarınızla zaten yeterince derin bir ilişki kurduysanız, (ki bu çocuğunuzla oyunlarınızın saatlerce sürmesi gerekmiyor) onların duyguları ile empati kurmanız çok anlaşılır bir durum olacaktır. 3 yaşındaki bir çocuk kendi duygularını henüz ifade edebilecek bir durumda olmadığı için ona oyun kurmada, duygularına eşlik etmede yardımcı olmanızda fayda var.

Normal şartlarda TV izletemeyen aileler bile mecburen TV izletip , cep telefonu , tablet vermek durumunda  kaldı.Bu konuda ki fikirlerin neler?

Tablet, TV gibi teknolojik aletleri çocuklara kısıtlı süre sunmakta fayda var. Kontrolsüz biçimde internet ve tv ortamına maruz bırakılan çocuk ilerde çok daha farklı sorunlarla ebeveynin karşısına çıkabilir. Anne babaların bu konuda süre sınırı koymaları gerekiyor ve bu sürelerin kısa tutulmasını tavsiye ediyorum. Çocuklar sanal aletlerin esiri kalarak büyümemeli. Lütfen, ebeveyn olarak dikkat edelim.

Uzun süredir okula gidemiyor çocuklar. Çocukların eğitim hayatıyla bağını etkiler mi? Etkilerse  tekrar bağ kurma da ne gibi yol izlenmeli? Bir de sınav tarihleri sürekli değişen bir grup var. Aileler tedirgin olmalı mı? Nasıl yaklaşmalı?

 Her şeyden önce sağlık. Çünkü, biz iyi olursak hedeflerimize de o kadar yakın oluruz. Evet, bu süreç sınav stresini belki ikiye katladı, ama şuan bu kişiye özel bir durum değil ve tüm dünya pause tuşunda. Önce sağlığımız önemli. Bunun için de ailelerin çocuklarına aşırı baskı yapmaması gerekiyor. “Ben elinden geleni yapacağına inanıyorum, sınav değil, sen değerlisin.” şeklinde hem ders çalışma motivasyonunu kaybetmeden hem de çocuğun değerli olduğuna dair inancını pekiştirmeliler. Aşırı Sınav odaklılık veya sınavı aşırı umursamaz tavırlar da yanlıştır. Dengeyi kurmak çok mühim.

Hastalık ve ölüm korkusu insanların bilinç altlarına yerleşir mi ?

 Sürekli olumsuz düşünceye odaklanırsanız kaygı düzeyinizi çoğaltır ve ruhsal olarak huzursuz hissetmeye başlarsınız. Unutmayın ki, beyin sarfettiğiniz cümlelerin olumlu/olumsuz içeriklerinden çabuk etkilenebilen bir organ. Bu yüzden, bol bol bilişsel olumlama yapmakta fayda var. Bu hastalık evet, evrensel bir boyutta. Ancak bu durumu korku ve kaygı ile beslemek sadece sizi fiziksel hastalandırmakla kalmaz, ruhsal olarak da hastalanırsınız.

Yoğun tempon içerisinde bizlere vakit ayırdığın için teşekkür ederiz.

Psikolog Cansu Memişoğlu İletişim:

İnstagram: @ceyhanpsikolojikdestek

Web Profil: Doktorlar Sitesi

Hazırlayan: Özlem Yıldırım

Yazar: ozlem.yildirim@objedergi.com

Editor: editor@objedergi.com

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu