GÜNDEMKatre TurcaYAŞAMYAZARLAR

BAKIŞ AÇILARI

Bu hareketsiz toplumsallaşma ortamında, karantina günlerinde, bakış açıları oldukça derinlik kazanabilir aslında.

Derinliğin insanlara ve zihniyetlere göre, kaç arşın ya da yüzey boyutlarında olacağını kendi adıma kestiremiyorum.

Yabancılaşmak ve uzlete çekilmek – bakınız Jean Jacques Roussesau – yerine iletişim olanaklarını daha incelikli ve baskın kullanmak elimizde.

İki günlük sokağa çıkma yasağının ardından, sokaklar yine neredeyse dolu kimi şehirlerde.

İnsanımız, yalnızlığı ve öz denetimle kendini korumayı öğrenebilmeyi deniyor. Buna, içinde yaşadığımız gerçekliğe eğitimi yok. Çok azımızın bakış açısından bu bir gereklilik.

Kimi zaman illa ki bir teşvik ve güvence gerekiyor.

İnsanların bakış açıları, güvenceye ve gelecek kaygısının yerine huzur – güven ortamının sağlanmasına yönelik itici düşüncelerde temelleniyor anladığım kadarıyla.

Sağlık Bakanımızın her gün açıkladığı verilerin ve bize aktarılanların ışığında, yapmamız gereken şey basit oysa: Bakış açımızı kendimizle de yalnız kalabileceğimiz bir “kalabalığa” odaklamak. Kendimizi sağlığımız için kendi irademizle yalıtmak ve sabretmek, bilim adamlarının esenliği için iyi dileklerde bulunup beklemek.

Tarkovski’ nin söylemiydi, yanlış hatırlamıyorsam. Kendimizle vakit geçirmemiz, yalıtılmamız ve her zamankinden daha temkinli olmamız gereken bir süreçte maalesef, tek ve kaçınılmaz şart. Bunun için de kendimizle tanışmamız gerek belki de. Yeniden ve daha derinlemesine. Kendimizle ve iletişim araçları aracılığıyla sevdiklerimizle zamanı değerlendirmek gayetle mümkün.

İletişim araçlarımız var. Her ne kadar zoom gibi iletişim / konferans programlarının güvenilirliği sorgulansa da son zamanlarda çeşitli kaynaklar tarafından, bir ses duymak bir yüz görmek her şekilde mümkün. Dostlarımla ve eski patronlarımla, okul arkadaşlarımla iletişimi nasıl sürdürüyorum sanıyorsunuz?

Üyesi olduğumuz digital platformların, yayın şirketlerinin jest yapmaları da muhtemel. Mesela, Audrey Hepburn filmlerini ve Jane Austen uyarlamalarını mumla aradığım şu günlerde entrika izlemek zorunda bırakılmak, kendi adıma beni düşündürüyor. Vizyon filmlerini umursamıyorum. Tadını aldığım eski tanıdık bildik izlenceleri tekrar bulabilmek istiyorum.

Hallmark ve MGM Movies tadında kanallar kimi mutlu etmez ki?

Bu vesileyle, yayın şirketlerine de bir bakış açısı sunduğumun tabi ki farkındayım. Ticari kaygıların zamanı değil. Yeni bir bakış açısıyla veya hep çekindiğiniz gibi daha önce ve hızla, rakiplerinizin önünü tıkama itkisiyle harekete geçerseniz, bir şey kaybetmezsiniz. İnsanlar entrikadan, yalan dolandan şiddetten bıkmış olamaz mı? Komplo teorilerinden, kan – ölüm hissinden yılmış olamaz mı? Niye bizi biraz dinleyip, dinlendirmiyorsunuz?

Kendiyle vakit geçirmek, iletişim araçları aracılığıyla, sevdikleri ile iletişimi sürdürmek. Bize kalan seçenekler, şu sıralar bunlar. Bunları iyi değerlendirmek de elimizde. Bakış açımızı genişleterek, derinleştirerek daha makul, sağlıklı ve duru bir yaklaşımla; bizim gibi insanların, sevdiklerimizin bakış açılarını da besleyebiliriz, onlara da çok şey katabiliriz.

Benim gibi düşünen kimse var mı aranızda? Çok merak ediyorum.

Neden yazmıyorsunuz?

Bekliyorum.
Huzurlu, şifalı günler hepimize.

Esenlikte kalalım.

Katre

İletişim için

Yazar: katreturca1@gmail.com

Editör: objedergi@gmail.com

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu