AKTÜELAslı ArslanEkonomiYAZARLAR

Bilgiye Sahip Olan Hayatta Kalacak – Big Data (Bölüm 1)

BİLGİYE SAHİP OLAN HAYATTA KALACAK

Merhaba Sevgili Okuyucu,

Bu hafta iş yapış şeklimizi kökten değiştirmeye başlayan Büyük Veri (Big Data) kavramına ufak bir giriş yapmak istedim. İlerleyen haftalarda da fırsat buldukça adı gibi kapsamı da büyük olan bu konuya sıkça değineceğim. Zira bu konuyu önemseyip yatırım yapmayan şirket ve sektörlerin yakın zamanda sürdürülebilirliklerini koruyamayacaklarını ve süreç içerisinde büyük kayıplar yaşayacaklarına inanıyorum.

2000 yılından bu yana devam eden iş hayatımın önemli kısmı farklı sektörlerde uluslararası satış departmanlarında yöneticilik yaparak geçti.

Güney Afrika’dan Uzak Doğu’ya, Avrupa’dan Rusya’ya dünyanın farklı bölgelerine iş nedeniyle yaptığım seyahatlerin temel amacı, müşterimi, müşterimin müşterisini tanımak,  sadece ülkeden ülkeye değil,  bölgeden bölgeye değişkenlik gösteren satın alma alışkanlıklarını öğrenmek, ürünümün satın alma ve alınmama nedenlerini anlamak, ürünün teşhir, depolanma ve sevkiyat şartlarını algılamak, rakiplerimi o bölgelerde analiz etmek, yani doğru ürün konumlandırma ve fiyatlandırma yapmak ve pazarlama dinamiklerini kullanarak ürünümü tüketici tarafından talep edilir hale getirmekti.

Sadece kişisel gözlemime dayanarak iddia edebilirim ki 2000 ve önceki yıllarda müşterilerde de, üretici ve aracılarda da kendi aralarında bilgiyi paylaşma eğilimi ve alışkanlığı yoktu. Bu sebeple bu seyahatler, sadece yakın ilişkiler kurmak ve sipariş almaktan öte pazardaki mevcudiyetimizi korumak açısında gözlem yapma, bilgi toplama ve daha da önemlisi bu bilgileri anlamlı birer rapor haline getirmek demekti. Başarılı olmanın anahtarı doğru soruları sormak, doğru şeyleri görmekten ve bu bilgileri raporlarla anlamlı bir sonuç elde ederek satışa dönüştürmek demekti. İnanın bana bu süreç ne yazıldığı kadar kolay ne de okunduğu kadar kısa bir süreçti.

Üstelik bu sadece hazırlık aşamasıydı, şimdi bir de tüketici tarafından talep edildiğinizi farz ederek operasyonel süreçten bahsedelim. Siparişin alınması, siparişin doğru şekilde üretime ulaştırılması, üretim planlamasının doğru yapılması, siparişin doğru ürüne dönüşmesi, doğru zamanda doğru paketleme yapılması, doğru zamanda, doğru şartlarla sevk edilmesi, tahsilât takibi ve tüm bu süreçlerin kayıt altına alınması. En önemlisi de tüm bu sürecin her zaman aynı standartta yürütülmesi idi.

Özellikle raf ömrü olan ürünlerde ve trendlere bağlı olarak talebi zamanla azalan ürünlerde tüm bu süreç ve bilgilerin ne kadar hızlı ve doğru olması gerektiği tartışılmaz sanırım.

2000 sonrası öncelikle çok uluslu şirketlerde kullanımı hız kazanan ERP ( Enterprise Resource Planning) yani Kurumsal Kaynak Planlaması yazılım sistemlerine, müşteri ilişkileri  ve üretim süreçlerini kaydeden ve yöneten yeni yazılımlar eklendi. CRM (Customer Relationship Management-Müşteri İlişkileri Yönetimi), SCM (Supply Chain Management- Tedarik Zincir Yönetimi) gibi.

Tüm bu yazılımlar birlikte kullanıldıklarında işletmeleri bütünsel bir yapıya evirirken, tüm departman ve süreçlerin birbiriyle uyumlu ortak bir dil konuşmasını sağlar. İşletmenin sözel, subjektif iş yapış şekli, sayı, veri ve raporlara dönüşür ve daha doğru kararlar alınmasını sağlar. Her aktivite bir veri olarak kayıt altına alınır, bu veriler birikerek bir veri yığını oluşturur.

En anlaşılır dille, tedarikçinin işleyişi,  müşteri ve tedarikçi arasındaki tüm hareketler kayıt altında olduğu için, hareket tekrarları bir patern oluşturur. Bu paternler eşliğinde müşterinin satın alma alışkanlıkları, satın aldıkları ürünlerin çeşitleri, fiyat aralıkları, satın alma zamanları, geçmişte verilen fiyat tekliflerine olan reaksiyonları, müşteri temsilcileri ile kurdukları ilişkinin sağlığı, sadakati, müşteri talepleri gibi satışı sağlayan pek çok faktör artık iyi çekilmiş bir fotoğraf netliğinde önünüzdedir.

Aynı şekilde, üretim esnasında enerjiyi doğru kullanıp kullanmadığınız, üretim hataları, depolama ve sevkiyat hataları, personel verimliliği gibi maliyeti etkileyen pek çok unsur da ölçülebilir nitelik kazanır.

Tüm bu veriyi doğru okumanıza yardımcı olacak tek şey, doğru soruyu sorup, doğru cevapları alacak akla sahip olmaktır. Bu noktada da devreye BI (İşletme Zekâsı- Business Intelligence ) girer. Çünkü birim zamanda verilmesi gereken karar sayısındaki artış İş Zekâsına olan ihtiyacı da artmıştır. İş Zekâsı çözümlerinin en temel özelliği, işletmelere raporlama ve analizlerde hız ve verimlilik kazandırmasıdır.  Bilgiyi paylaşmak ve kayıt altına almak, bu tip sistemlerin verimli olabilmesi için en önemli unsurdur.

 

Sonuç olarak Büyük Veri;

Üreticiler açısından, üretimde fire ve kayıpların azalması, tesis ve çalışan verimliliğin artması, kullanılan enerji kaynaklarının optimum kullanımı, depolama faaliyetlerinin optimizasyonu ve raf ömrü süresinin uzatılmasını.

Satış ve pazarlama çalışanları açısından, hedef kitleyi net olarak belirleyerek, reklam ve pazarlama faaliyetlerinde maliyet/sonuç oranının optimizasyonunu, sosyal medya gibi kanallarla tüketicilerinin algı ve eğilimlerinin manüple edilmesini, arama motoru ve lokasyon belirleyicilerle talebin arzla buluşmasının kolaylaştırılmasını sağlar.

Her şey gibi ticaretin ve iş yapış şekillerimizin de köklü değişimler geçirdiği şu dönemlerde görüyoruz ki, yakın gelecekte, bilgiye değer veren, bilgiye sahip olan ve yön verenler hayatta kalacak.

Aslı Arslan

İletişim için

Yazar: arslas01@gmail.com

Editör: objedergi@gmail.com

Kaynak:

https://www.uyumsoft.com/erp-nedir

https://blog.koddit.com/is-zekasi/is-zekasi-nedir/

https://erphaber.com.tr/is-zekasi-business-intelligence-nedir/

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu